NUH TUFANI İLE ANILAN ŞEHİR
Nuh Peygamber ve Tufanla anılan ve adına Nuh Nebi kenti denilen Şırnak; topraklarının bir kısmını Güneydoğu Anadolu’da diğer kısmını ise Doğu Anadolu’da barındırmaktadır. İlin yer aldığı topraklar tarihsel olarak çok eskilere inmesine rağmen, Namaz Dağı’nın yamaçlarına kurulan il merkezinin tarihsel geçmişi ve merkez olma özelliği çok eski değildir. 1990 yılında il olunca ön plana çıkmıştır. Önceleri Siirt iline bağlı bir ilçe iken, il olunca Siirt, Mardin ve Hakkâri’den alınan topraklarla oluşturulmuştur. İlçelerinden Cizre, İdil ve Silopi Mardin’den; Merkez ilçe ve Güçlükonak Siirt’ten; Beytüşşebap ve Uludere Hakkâri’den dâhil edilmiştir. Bu şekilde ilin sınırları oluşturulmuştur.
İL OLUŞU
Şırnak toprakları geçmişte birçok medeniyeti üzerinde barındırmakla beraber, bunlar bir süreklilik teşkil etmemektedir. Tarih öncesi dönemlerden itibaren gerek Mezopotamya, gerek İran ve gerekse Anadolu’da kurulan devlet ve hanedanların egemenliğinde kalmıştır. Bunlar sırasıyla Asur, Babil, Hitit, Pers, Büyük İskender, Roma, Bizans, Sasani devletleri olup, bölge Hz. Ömer döneminde İslam topraklarına katılmıştır. Bundan sonra Emevi, Abbasi, Büyük Selçuklu, Artuklu, Musul Atabekleri ve Eyyubi hâkimiyetinde kalmıştır. Bir ara Akkoyunlu idaresine geçen yöre, XVI. yüzyıl başlarından itibaren Cizre merkezli Cizre (Botan) Beyleri’nin idaresine geçmiş ve Osmanlı Devleti döneminde de, bu beyliğin yönetimi devam etmiştir. Osmanlı Devleti 1627 yılında Cizre Beyleri’nin yönetimine son vererek kendi hâkimiyetini tesis etmiştir. Osmanlı son döneminde 1875-1885 yılları arasında Şırnak, Diyarbakır Eyaleti, Mardin Livasına bağlı kaza olarak geçmektedir. Cumhuriyet devrinde Siirt iline bağlı ilçe iken, 1990 yılında il olmuş ve halen ilin merkezi konumundadır
COĞRAFYA
Şırnak ili topraklarının batı kesimi, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Dicle bölümünde, diğer yarısı da Doğu Anadolu Bölgesi içerisinde kalmaktadır. İlin toplam yüzölçümü 7.152 km2 ’dir. İl batıda Mardin, kuzeyde Siirt, kuzeydoğuda Hakkari illeri, güneyde Irak ve Suriye toprakları ile çevrilidir.
DAĞLAR VE AKARSULAR
Şırnak ilinin tamamına yakını Güneydoğu Toros sistemine bağlı yüksek kitlelerden oluşmaktadır. Yörenin en önemli dağı Cudi Dağı’dır. Küpeli Dağı, Kelmehmet Dağı, Gabar Dağı, Namaz Dağı ve Altın Dağları ilin diğer önemli dağlarını teşkil etmektedir. İl topraklarını Dicle Havzası içinde sayılmaktadır. Dicle Nehri başta olmak üzere Kızılsu Çayı, Habur Çayı ve Hezil Çayı diğer önemli sulardır
VADİLER
Dicle Vadisi: Koçtepe yöresinde il sınırları içine giren vadi Habur Vadisi ile birleştikten sonra Suriye topraklarına geçer. Etrafında verimli toprakları barındır. Bazen derinleşen vadi bazı yerlerde genişler ve düzleşir. Kızılsu Vadisi: Yassı Dağı’nın güney eteklerinde başlar. Vadi daha sonra güneyde Kasrik Boğazını geçtikten sonra Dicle Nehri Dicle vadisi ile birleşir. Genellikle dar ve dik olup orta kesimleri genişler. Habur Vadisi: Nerdüş Platosu’nun güneyinden başlayan bu vadi çok derindir. Beytüşşebab’tan sonra güney yönde uzanır ve buradan Irak topraklarına girer.
İKLİM
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde toprakları bulunan ilde birbirinden farklı iki hava kütlesi etkili olmaktadır. Bunlardan birisi, bölgeyi özellikle kış aylarında etkisi altında bulunduran, soğuk karakterli karasal hava kütlesi; diğeri ise yaz aylarında etkili olan sıcak karakterli, tropikal hava kütlesidir. Doğu Anadolu bölgesinde kalan kısmında kışlar sert ve soğuk geçmektedir. Güneydoğu Anadolu bölgesi içinde kalan kısmında kışlar daha ılık, fakat yaz aylarında aşırı sıcak hava görülmektedir.
BİTKİ ÖRTÜSÜ
İklimin karasal olması doğal bitki örtüsü üzerinde etkili olmuştur. Mevsim içindeki yağışların az olması nedeniyle doğal bitki örtüsünün bozkır olmasına neden olmuştur. Stepler ilkbahar yağışlarıyla ortaya çıkar, yaz sıcaklıkları ile kaybolmaktadır. Bozkırlar küçükbaş hayvancılık için önemlidir. Yükseklerde özellikle Beytüşşebap ve Uludere civarında bulunan dağların yüksek yerlerinde Alpin çayırları bulunur. Faraşin Yaylası bu açıdan önemlidir. Dağların yüksek yamaçlarında yer yer bozuk karakterli meşelikleri görmek mümkündür. Meşe ağaçlarının dışında yükseklerde ardıç ağaç toplulukları bulunmaktadır. Ardıçlar dayanıklı ve düz yapılı olduğundan evlerin tavanlarında kullanılmıştır. İli saran dağların yamaçlarında bıttım denilen yabani fıstıkları görmek mümkündür. Akdeniz ikliminin görüldüğü sınırlı alanda akarsu kenarlarında zakkum ve zeytin yetişmektedir. İlin orman kuşağına giren dağlık kesimleri yaban hayvanları için elverişli alanlar oluşturmaktadır. En çok rastlanan yaban hayvanları tilki, tavşan, çulluk, keklik, ördek, kaz, turna ve bıldırcındır.
ŞIRNAK İLİNDE GİYİM VE KUŞAM
Şırnak ve ilçelerinde genel olarak erkeklerin giysisi ŞalŞapik, kadınlarınki ise fistan (entari) dir. Ancak gün geçtikçe bu giysilerin yerini, takım elbiseler ile diğer kadın giysileri almaktadır. Yaşlı erkekler ile orta yaşlılar daha çok şalvar ve ceket giyerler. Fakat yeni de Şırnak’lıların vazgeçemediği giysi Şal-Şapiktir. Şal-Şapik, çok ince tiftik ipliğinden, Şırnak ve çevresindeki ustalarca dokunmakta ve özel bir stilde diktirilip giyilmektedir. Şal-Şapik, yelek ve şeleme olmak üzere dört parçadan oluşur. Ancak altta giyilen ve fanila yerine geçen kırasta giyilip bunun kol ucuna iliştirilmiş levendi denilen bir parçası daha bulunmaktadır. Şal, geniş boru paçalı olup, pantolon yerine giyilir. Gömleğin üstüne şapik denilen parça giyilip, bele şeleme denilen geniş ve kalın bir kuşak bağlanır. Daha sonra yelek giyilerek kıras (fanila) nın kol ucuna bağlı levendi (bilek kuşağı) bilek üzerine sarılır, başa da ya kefi veya şapka giyilir. Kadının genel giysisi ise fistan (entari) olup, paçası ayak bileklerine kadar uzanır. Genel olarak kadife, çemçem denilen kumaş veya diğer değerli ithal kumaşlardan dikilir. Göğüs kısmı hafif açık olup, alta giyilen ön kapama kısmı fistolu ve ucu nohut büyüklüğünde bağlanmış rengarenk kumaş parçaları ile bezenmiş bir yelek giyilir. Yine alta giyilen ve kıras denilen uzun alt eteğin koluna iliştirilmiş levendiler, fistan üzerinden kol bileklerine sarılır. Bele ise ince kumaş bağlanır. Kadınlar başlarına kıtan denilen uzunca bir tülbent bağlarlar. Kıtan denilen tülbentte boncuk ve fistolarla süslenir. Bundan başka göğüs üzerine çeşitli altın çerçeveli süs taşları takarlar. Kulaklarına bergahar denilen, boğazdan birbirine bağlı küpeler, tetreme veya semek denilen gerdanlık ve diğer ziynet eşyalarını takarlar. Burunlarına ise hızma takarlar. Kadınların kullandığı hicol, serkezi, hırhal gibi diğer takılar da vardır.
Yorumlar
Yorum Gönder